15 Ocak 2014

Viski aslında lezzetliymiş..

Kasım ayında BÜMED vasıtasıyla bir viski tadımına katıldım. Etkinlik Küçük Klüp'te gerçekleşti. Küçük Klüp'e ilk gidişimdi. Mekanı çok beğendim. Viski tadımı için içeride bir oda hazırlanmıştı. O kısma sonra geleceğim.

Önce barda şampanya bardağında viski ve elma ile hazırlanmış kokteyller ikram edildi. Kokteylin tarifini vermek gerekirse;

1 cl tonik
1 cl gazoz
1,5 ölçü elma suyu
3 cl Chivas Regal

kırık buz parçalarının olduğu bir şampanya kadehine yukarıdakileri ekleyip bir dilim yeşil elma ile süsleyerek servis yapıyoruz. Chivas Regal'den verilen mini kitapçıkta tarif bu şekilde verilmiş.

Kokteylin ardından tadımın olacağı salona geçtik. Chivas Regal Marka Elçisi Selçuk Ramazanoğlu bize önce viskinin yapılış aşamaları ile ilgili bir sunum yaptı. Hem bilgi verdi hem de viski efsanelerinden bahsetti. Ardından tadıma geçtik. Salona girdiğimizde kadehlerin ağzı kapatılmıştı kokunun çıkmaması için. Kapakları kaldırdığımızda içeriyi çok güzel bir viski kokusu sardı. Kokunun bu kadar kuvvetli olduğuna dikkat etmemişim daha önce. Bu arada, salondaki bir güzel detay da kadehlerin İskoçya haritası basılı servislerin üzerine konmuş olmasıydı.



Ballantines Finest, Cihvas Regal 12 ve 18 ile Glenlivet 12 ve 15 denedik. Her viskinin tadımından önce bir güzel kokusunu çektik içimize. Kişisel fikrim, Ballantines'ı çok beğenmedim. Glenlivet güzeldir eminim ama benim gibi normalde viski içmeyen birisi için ağır. Etrafımdaki bir çok kişi Glenlivet'i tercih edebilir. Chivas Regal'ler daha içimliydi. Özellikle 18 yıllık olanı viski içmeyeni bile keyifle viski içmeye başlatabilecek kadar güzeldi.



Hem tadımla hem de verilen bilgilerle ilgili benim dikkatimi çekenler şöyle;

  • Viski, rom ve tekilaya rengini vermesi için karamel katılıyormuş. Yani viskiyi rengine bakıp "bu iyidir" demek çok mümkün olmuyor. Ama genelleme yapılırsa chery fıçılarında yapılan viskiler daha koyu renkli, bourbon fıçılarındakiler daha açık renkli olurmuş.
  • Markalara göre bir genelleme yaparsak Chivas Regal daha meyvemsi, Johnnie Walker daha isli, İrlanda viskileri de 3 distile olduğu için daha yumuşak olurmuş.
  • Amerikan viskileri hiç kullanılmamış fıçılarda yıllandırılırmış. İskoç viskileri ise chery ve bourbon fıçılarında yıllandırılırmış. Kullanılan fıçı viskinin tadını etkileyen faktörlerden biri. Özünde tüm fıçılar meşe ama daha önce kullanılıp kullanılmadığı ve ne üretiminde kullanıldığı önemli bir faktör. Yani karşınızdaki kişiyi etkilemek, çok biliyormuş gibi görünmek isterseniz viskiyi tattıktan sonra "hmmm meşe fıçıda bekletilmiş" diye bir yorum yaparsanız yanılmamış oluyorsunuz. :)
  • Gelelim viskinin yaşına. Şişelerde yazan 12-18 gibi sayılar viskinin içindeki en genç viskinin yaşını belirtiyor. Bu kısımda da aslında blended ve single malt viskilerin farkını belirtmek lazım. Blended viskiler adı üstünde bir çok viskinin karışımından oluşuyor ve en genç viskinin yaşına göre adlandırılıyor. Yani 12 yıllık bir viskinin içerisinde aslında 18 yıllık bir viski de bulunabiliyor. Karışıma katılan viskiler ise farklı üreticiler tarafından üretilmiş olabiliyor. Single maltlarda ise tek üreticinin tek serisinden yapılan viskiler oluyor. Üzerinde herhangi bir yaş ibaresi yoksa bu viskinizin içindeki en genç viskinin en az 3 yıl bekletilmiş olduğu anlamına geliyor. 
  • Viskilerin karışımları da harmancılar tarafından yapılıyor. Baş harmancı 50-60 adet farklı viskiyi koklayarak (tadarak değil) uygun karışıma ulaşıyor. Bu durumda baş harmancılar burunlarını sigortalatıyor mudur sorusu aklıma geliyor hemen. Yani anlayacağınız bir firmanın baş harmancısı emeklilik kararı alırsa bundan sonra yapılacak blended viskilerde başka bir tat olabilir...
  • Viskimizi seçtik diyelim. Nasıl içeceğiz? Dınınınınnnnn viski buzla içilmezmiş!!!! Selçuk Bey der ki, bir İskoç'u iki şekilde kızdırabilirsiniz, eşine küfrederseniz (yoksa asırlırsanız mıydı??) veya buzlu viski isterseniz. Her yudumda buz biraz daha eriyeceği için her seferinde viskiden farklı tat alınacağından buz tercih edilmezmiş. Viskiyi buzdolabında da saklamak pek makbul değil. O zaman en mantıklısı buz taşları veya plastik buz küpleri kullanmakmış. Bir de viskiyi içine bir gül yaprağındaki çiğ tanesi kadar!!! su koyarak yumuşatabilirmişsiniz. Tadım yaparken yanlış hatırlamıyorsam Ballantines'ı bu şekilde denemiştik ve tadı gerçekten değişmişti. Ya da bir nevi placebo etkisi olmuştu. Bilemiyorum.
  • Viski eski zamanlardan beri meleklerle ilişkilendirilen bir içkiymiş. Kadehi hafif salladığınızda bardağın kenarlarında süzülen damlalar meleklerin göz yaşı olarak nitelendirilirmiş. Viski fıçılarda yıllandırılırken de yaklaşık %2'lik bir kısmı fıçı tarafından emilir ve/veya uçarmış. Bu uçan %2'ye de meleklerin payı denirmiş. 
  • Son olarak kendinizi halsiz hissettiğinizde içilebilecek bir tarif vereyim. 1/2 ölçü viski + 1/2 ölçü sıcak suyu limon, şeker (bence bal da olur), karanfil ve zencefille karıştırıyorsunuz. Şifa niyetine içiyorsunuz... 
Bugün Nazım Hikmet'in doğum günü anısına yazıyı Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü ile bitirmek istedim.

Dalgaları karşılayan gemiler gibi,
gövdemizle karanlıkları yara yara
          çıktık, rüzgarları en serin
                    uçurumları en derin
                            havaları en ışıklı sıra dağlara.
Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın yolu.
Önümüzde bakır taslar güneş dolu.
Dostların arasındayız!
Güneşin sofrasındayız!

Dağlarda gölgeniz göklere vursun,
                         göz göze
                                     yan yana
                                                  durun çocuklar.
Taşları birbirine vurun çocuklar.
Doldurun çocuklar,
doldurun
           doldurun
                      doldur içelim.
Başları
        göklere
                 atalım
                        serden geçelim..
Heeey, nerden geçelim?
Yalnayak
            koşarak
                     devlerin
                              geçtiği
                                      yerden geçelim.
Heeey
        hop
Heeey
        hep
            birden geçelim.
Doldurun çocuklar,
doldurun
             doldurun,
                           doldur içelim.

Dostların arasındayız!
Güneşin sofrasındayız!.

5 Ocak 2014

Sarı Tramvay

Bu aralar Pazar gecesi keyfimiz Sarı Tramvay. Show Radyo'da Pazar geceleri 21:00'de başlıyor ve Güçlü Mete sunuyor. İlk bir saatinde nostaljik şarkılar çalıyor Nil Burak'lar, İlhan İrem'ler vs... İkinci saatte daha çok Türk Sanat Müziği şarkıları çalıyor. Bize öyle denk geldi en azından.



Pazar gecesi evde rakı balık yapıyorsanız yanında şahane gidiyor. Denk gelmese de insana rakı çağrışımları veriyor program :) Mecburen açıyorsunuz bir şişe..

Tarihten bir gün alıp o gün yaşanan olaylar, spor müsabakaları, ev fiyatları vs konulardan bahsediyor Güçlü Mete. Bugünkü program 12 Mayıs 1975'i anlatıyor mesela... 21 günlük otobüs-feribot-uçak bağlantılı bir Avrupa turu bir kişi için 9.900 TL'ymiş.

Güzel bir yolculuk..